Yeni bir yazı dizisine başlamanın heyecanını yaşıyoruz. Bu seride finansal ürünleri, temel ekonomik kavramları, zaman zaman piyasa değişkenlerini ve bu değişkenlerin beklenen etkilerini başlangıç seviyesinde açıklayarak finansal okuryazarlığa katkı sağlamayı hedefliyoruz. Amacımız, popüler bilim yayıncılığı yaparak, bilgileri kolay anlaşılır şekilde paylaşmak.
Yazı dizisinin ilk yazısında faiz ve tahvili kısaca ele alıp bu ikisi arasındaki ilişkiyi ve ikincil piyasadaki dinamiklerin nedenlerini anlatmaya çalışacağız. Bunun için kısaca NPV (net present value) yönteminden de bahsedeceğiz.
Faiz nedir?
Faiz, borç verenin borç alandan ana para üzerinden yüzde olarak tahsil ettiği bir bedeldir. Faizi kısaca paranın maliyeti olarak ifade etmenin daha akılda kalıcı olduğu kanaatindeyiz. Paranın maliyeti ile kastettiğim ise paranın kullanımı için ödenmesi gereken bedeldir. Bu bakımdan esasen faiz, bir varlığın kullanımı için yüklenilen maliyettir diyebiliriz.
Tahvil nedir?
Tahvil, devletler ya da özel şirketler tarafından ihraç edilebilen bir borçlanma aracıdır. Sabit getirili menkul kıymet olarak da bilinirler çünkü önceden belirlenmiş miktarlarda ve zamanlarda ödeme yapma eğilimindedirler. Kısacası tahviller, ihraççıların yatırımcılarından menkul kıymet satışı ile fon sağlamalarına olanak tanıyan ürünlerdir. Yatırımcılar verdikleri borç karşılığında önceden belirlenen tarihlerde düzenli nakit akışları bekler. Bir diğer deyişle ihraççı, tahvillerini tutanlara karşı bir geri ödeme yükümlülüğüne sahiptir, bu nedenle aldığı borcun geri ödemesini vade sonunda kadar yapmayı taahhüt eder.
Tahviller vadelerine kadar bazı aralıklarla belirli oranlarda kupon ödemesi yapabilir ancak her tahvil kupon ödemeli olmak zorunda değildir. Bazı tahviller yalnızca vade sonunda bir itibari değer ödemesi yapabilir. Peki, nedir bu kupon ödemeleri ve vadeler? Tahvil konusunu tam anlamıyla anlayabilmek için mekaniğini ve yapısını da anlamak gerekir.
Kuponlu/kuponsuz tahviller ve tahvil fiyatlaması
Kupon ödemeleri, ihraç edilen tahvilin nominal değeri üzerinden belirlenmiş bir oranın belirli periyotlarla parça parça yatırımcıya ödenmesidir. Kupon ödemesi yapmayan tahviller en temel yapıdaki tahvil türü olduğu için tahvili ve fiyatlamayı bir kuponsuz tahvil örneği üzerinden anlatmaya başlayıp devamında kupon ödemelerini ve kuponlu tahvillerin fiyatlamasına da değineceğiz. Şimdilik kuponsuz tahvil üzerinden gidelim.
Kuponsuz tahvil satın alan bir yatırımcı tahvilin fiyatını ihraççıya öder. Yaptığı bu ödeme karşılığında ise tahvil yatırımcısına vade sonunda tek bir ödeme taahhüttü verir. Bu ödeme de tahvilin itibari ya da nominal değeridir. Diyelim ki elimizde beş yıllık nominal değeri 10.000 TL olan kuponsuz bir tahvil var. Bu demektir ki, bugün satın aldığım tahvil beş yılın sonunda bana 10.000 TL ödeme yapmayı taahhüt ediyor. Peki, bu tahvilin fiyatı ne olmalı? Faizin sabit ve %40 olduğunu varsaydığımız senaryoda fiyatının yaklaşık 1.860 TL olması gerektiğini buluruz. Bu rakam esasen beş yıl sonra ödenecek 10.000 TL’nin bugünkü değeridir (NPV).
NPV yöntemi ile tahvil fiyatı hesaplanmasının mantığı şudur: bugün borç verdiğimiz parayı ileride geri alırken onun kullanım maliyetini de borç verdiğimiz kişiden tahsil ederiz. Yazının ilk başında da bahsettiğimiz gibi buna da faiz adını veririz. Yani 100 TL borç verdiğimiz birinden bir senenin sonunda faiz oranı artı bir olan 1,40 ile çarparak 140 TL geri alırız. Peki, 140 TL geri alacağımı biliyorsam bugün ne kadar borç vermeliyim sorusunun cevabı yukarıda yaptığımız işlemin aynısı. 140 TL’nin içinden faizi çıkartmak ve bugün vermemiz gereken borç miktarını bulmak istiyoruz. Bunun için 140 TL’yi faiz oranı artı bir olan 1,40’a böleriz ve 100 cevabını buluruz. Gelecekte alacağımız 140 TL’nin net bugünkü değerini bulmuş oluruz.
Peki, kupon ödemeli tahviller nasıl fiyatlanır? Yukarıda da bahsettiğimiz gibi kupon ödemeleri önceden belirlenmiş tarihler ve oranlarda yapılır. Kupon ödemeli tahvillerin de fiyatlaması aynı şekilde her nakit akışının kendi tarihi için bugünkü değeri bulunup en sonunda bu değerler toplanarak hesaplanır. Tahmin edilebileceği üzere daha fazla nakit akışı getirdikleri için kupon ödemesi yapan tahvillerin fiyatları da daha yüksektir.
Faizlerin tahvil piyasasına etkisi
Tahvil satın alan yatırımcılar vade sonunu bekleyip nominal değerini alabilecekleri gibi satın aldıkları bu tahvili başka yatırımcılara ikincil piyasada da satabilirler. Tahvillerin ikincil piyasasında da diğer her şeyde olduğu gibi fiyatlarını arz ve talep belirler. Burada sorgulamamız gereken şey tahvillerin ikincil piyasasında talebin hangi değişkenler tarafından yönlendirilebileceğidir.
Tahvil fiyatlamasında faizin yerini artık görebiliyoruz. Faiz artarsa tahvil fiyatı düşer. Peki, birincil piyasadaki bu fiyatlama işlemi ikincil piyasada tahvil piyasasını nasıl etkileyebilir? Bunu bir kupon ödemesiz tahvil örneği üzerinden tartışabiliriz. Kuponun fiyatının 950 TL nominal değerinin de 1.000 TL olduğunu varsayalım. Bir yatırımcı olarak buradan kazandığımız faiz %5,26 civarındadır. Peki, kazandığımız bu faiz oranından daha iyi bir oran kazanmamız mümkün olsaydı ne olurdu? Eğer yeni ihraç edilen tahviller %10 gibi bir faiz oranına sahip olsaydı o zaman %5,26 ile verdiğimiz borç yeterince avantajlı bir konumda olmazdı. Bu da düşük getirili tahvilin rekabet etmesini imkânsız hale getirir. Böyle bir durumda tahvilin fiyatı düşmeye başlayacaktır ve piyasadaki %10 getiriye erişine kadar da düşecektir. Yani faiz artışları piyasada işlem gören diğer tahvilleri dezavantajlı duruma düşüreceği için tahvil fiyatları düşecektir. Faizler ve tahvil fiyatları ters yönlü hareket etme eğilimindedir.
Finansal okuryazarlığa katkı sağlayacağına inandığımız yazı dizisine yeni konularla devam edeceğiz. Bizi takip etmeye devam edin!
Bu yazı Corporate Finance Associate’imiz Eda Uzun tarafından hazırlanmıştır.